OKUL ÖNCESİ ÇAĞDA ÇOCUKLARLA
İLETİŞİM İÇİN ÖNERİLER
Okul öncesi gelişim testlerinde gelişim dönemlerinde en
önemli etki dil konuşma alanındadır. Çocuğunuzun dil gelişimini dolayısıyla
zeka gelişimini olumlu etkilemek istiyorsanız çocuğunuzla sağlıklı iletişim
kurun. Kelime hazinesini arttırmaya önem verin. Evde bu desteği vermekte
zorlanıyorsanız çevrenizde çocuğunuza fayda sağlayacak kreşe veya okul öncesi
eğitim kurumlarına gönderebilirsiniz.
1)Yapma, dokunma’ demek yerine düşünmeye sevk edecek
‘dokunduğun zaman sana nasıl etkiler?’ ‘Bu konu hakkında sen neler
düşünüyorsun’ gibi cümleler kullanmaya çalışın.
2)Pozitif konuşma
çocuğunuzun özgüven kazanmasını sağlayacaktır. Çocuğunuza olabildiğince söz
hakkı verin. Çocuğa evde söz hakkı
verilmesi, çocuğun okulda da kendisini
doğru ifade etmesini sağlayacaktır.
3)Çocuklarla konuşmanın yanı sıra özellikle çocuklara kitap
okumak da çocukların dil gelişimi
için çok önemlidir. Okul öncesi dönemde
çocuğunuzun yaşına uygun kitaplar okuyun. Bol resimli kitapları çocuğunuza
gösterip ondan yorum alın. Kitap ve resimlerle ilgili düşünmeye sevk edecek
sorular sorun.
4)Çocuğunuzun merak duygusunu geliştirecek oyuncaklar
hazırlayın ve beraber sabırla oynayın.
5)“Söz gümüşse sükût altındır”. Çocuğunuzun sizin
söyleyeceklerinize, bilgilerinize ihtiyacı olduğu kesinlikle yadsınamaz… Ancak
iyi bir dinleyici olmanın da onu ne kadar rahatlattığını göreceksiniz. İyi bir
dinleyici olmanız ileride onun da sizi can kulağıyla dinlemesini sağlayacaktır.
Konuşurken onun sözünü kesmemeye dikkat edin, ama onu da sizin ve başkalarının
sözünü kesmemesi gerektiğini anlatın.
6) Çocuğunuza bir şey anlatırken çok uzun cümleler
kurmamaya, yalın ve sade bir dille konuşmaya özen gösterin. Doğal olun. Uzun
uzun açıklamak, konuşmak her zaman sizin istediğiniz sonuçları yaratmaz.
Çocuğunuzun gözünde çok bilen, çok açıklayan değil çok konuşan anne- baba
olursunuz. Özellikle okul öncesi dönem ve ilkokulun ilk yıllarındaki çocuklarda
kısa, sade ve net konuşmak daha iyi olacaktır.
7) Anne babaların çoğu çocuklarının kendileriyle çok
konuşmadığından, okulda ne olduğunu anlatmadığından yakınmakta… “Akşam eve
geldiğimde, ‘bugün okulda ne yaptın?’ diye soruyorum, cevap vermiyor. Ya da
hiçbir şey yapmadım diyor. Ne yapmalıyım?” Hangimiz kapıdan girer girmez
sorulan, “bugün ne yaptın?” ya da “günün nasıl geçti?” sorularına kibarca ve
açıklayıcı cevaplar veriyoruz… Önce bir oturup rahatlamak istemez, sonra da
kendiliğimizden o günkü ilginç şeyleri paylaşmaya başlamaz mıyız? Çocuğumuza da
bu fırsatı versek nasıl olur? Önce sohbet etsek, o gün neler yaptığımızı,
yaşadığımız ilginç olayları anlatmaya başlasak mesela… Belki o zaman o da
yaşadığı bir anı paylaşmak isteyebilir… Yani sorgulayıcı olmak yerine paylaşımcı
olmak… Kendi anne babalarınızın yaptıklarını anımsamaya ne dersiniz? “Bugün çok
işim vardı, bugün çok yemek yaptım, bugün Nermin hanım geldi, öğleye kadar
elektrikler yoktu vb.”
8)Doğal ve keyifli iletişimin en rahat kurulduğu yer ve
zamanlardan birisi de yemek masaları ve yemek saatleridir. Ne yazık ki son
dönemde çocukların sağlıklı beslenmesi
adına bu zamanlar “yedin-yemedin” söylemleri ile geçiyor. Sonuçta da elimizde
kalan, ağlayarak masadan kalkan çocuklar, bazen fiziksel açlık, bazen de duygusal açlıkla sonlanan yemek
zamanları oluyor…
9) Çocuğu yargılamamak..O
gün arkadaşı ile bir olumsuzluk yaşayan çocuğa hemen, “Sana vurdu mu? Sen ne
yaptın? Onunla oynama! Öğretmenine söyleseydin!” vb. sözlerle yaklaşmak
sorgulama ve yargılama içermektedir. Bunun yerine çocuğu dinleyerek, o esnada
ne hissettiğini öğrenmek, duygusunu ifade etmesine izin vermek çok daha
sağlıklı olacaktır.
İLETİŞİMDE ENGELLER
Yetişkinlerin çocuklarıyla
iletişimde aldıkları tavırları belli başlıklarla özetleyebiliriz:
1-Emir verme,
yönetme:
“Yapman gerekir….yapacaksın….yapmak zorundasın.”
-Söylenenin tersini “denemeye” davet edebilir.
2-Uyarma, tehdit
etme:
“…yapamazsın…..ya yaparsan….yoksa…”
-Korku boyun eğme yaratabilir.
3-Ahlak dersi verme:
“…yapmalıydın….senin sorumluluğun….şöyle yapmak gerekir….”
-İnatlaşmaya davet çıkarır, Çocuğun durumunu daha şiddetle
savunmasına yol açabilir.
4-Öğüt verme, çözüm
getirme, fikir verme:
“Ben olsam….neden böyle yapmıyorsun?…Bence,,,sana şunu
önereyim…”
-Çocukların kendi sorunlarını çözmekten aciz olduğunu ima
eder.
5-Mantık yoluyla
inandırma:
-“İşte şu nedenle hatalısın….” “Olaylar gösteriyor
ki….”Evet. Ama…”“Gerçek şu ki…”
-Çocuğun kendini beceriksiz ve yetersiz hissetmesine neden
olabilir.
6-Yargılama,
eleştirme, suçlama:
“Olgunca düşünmüyorsun…” “Sen zaten tembelsin…”
-Yetersizlik, aptallık ve yanlış değerlendirme anlamı taşır.
7-Övme, görüşüne
katılma, teşhis koyma:
“Çok güzel…” “Haklısın, o öğretmen berbat birine benziyor..”
-Ailenin beklentilerinin çok yüksek olduğunu anlatır.
8-Ad takma, gülünç
duruma düşürme:
“Koca bebek..” “Hadi bakalım süpermen..” “Gerizekalı”…
-Çocuğun kendini değersiz hissetmesine yol açar.
9-Tahlil etme, teşhis
koyma:
“Senin derdin nedir biliyor musun?” “Her halde çok
yorgunsun.” “Aslında sen öyle demek istemiyorsun.”
-Tehdit edici, tedirgin edici olabilir.
-Başarısızlık duygusunu uyandırabilir.
10-Teskin etme:
“Zamanla kendini daha rahat hissedersin…”
-Çocuğun kendini “anlaşılmamış” hissetmesine neden olur.
11-İnceleme,
araştırmak, soruşturmak:
“Neden…?Kim?….Sen ne yaptın?…Nasıl?….”
-Çocuklar sorulara genellikle hayır demeye, yarı doğru
cevaplar vermeye başlarlar.
12-Konu değiştirme,
işi alaya vurma, şaka yolu:
“Sen neden dünyayı yönetmiyorsun?”
-Yaşamın güçlükleriyle savaşmak yerine, olaylardan kaçmak
gerekli, mesajını ime edebilir.
ETKİLİ İLETİŞİM YOLLARI
A-Sessizlik:
Sessizlik kadar kişiye konuşma olanağı tanıyan güçlü bir etken yoktur. Sadece
sessiz durarak karşıdaki kişiye, çocuğa konuşma alanı bıraktığımız için, çocuk
konuşmaya yönelebilir.
B-Duyguların
Anlaşılması: Kişiye gerçekten anlaşıldığı, dinlenildiği ve değer verildiği
hissi uyandırır. Son derece etkilidir.
“Korkmuş görünüyorsun”
“Öğretmenine biraz kızmış gibisin”
C-Kabul Mesajları:
Gözlerine bakmak, ses tonunu kullanmak, onaylamak, başınızı sallamak,
ellerinizi omzuna koymak gibi doğru yerde doğru beden dilini kullanmak şifre çözücü etki yapar.
D-Ben dilini
kullanmak: “Sen” yerine “Ben” dilini kullanmak, en azından kavgayı,
inatlaşmayı ve direnci kırar.
“Ayakkabılarınla içeri girdiğinde ve yerler çamur olduğunda
üzülüyorum”