MASALLARIN ÇOCUKLARA KATTIKLARI

Masalların Çocuklara Kattıkları

1) Masal nedir?

2) Çocuğun yaşına uygun masal seçimi nasıl yapılır?

3) Masallar ve çocuk gelişimine etkileri

MASAL NEDİR?

Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla olağanüstü durum ve olayları yine olağanüstü kahramanlara bağlayarak anlatan halk hikâyelerine masal denir.

Çoğunlukla çocuklar istediği için ve uykuya daha rahat dalabilmeleri için anne ve babalar çocuklarına masallar anlatırlar. Çocuklarımıza anlattığımız bu masalların uyku getirmenin dışında o kadar çok faydası vardır ki aslında…

Masallar sayesinde çocuklarımıza yol göstermiş oluruz. Masal anlatarak her şeyden önce çocuğunuzla birlikte verimli vakit geçirmiş oluyorsunuz. Çalışan anne ve babalar için yatmadan önce çocuğuna masal anlatmak paha biçilemez bir birliktelik zamanıdır.

Masal anlatarak çocuğunuzun iyi bir dinleyici olmasını sağlayabilirsiniz. Dikkat problemi olan çocuklar masallarla, daha iyi bir dinleyici olabilirler.

Masal anlatarak çocuğunuzun kelime dağarcığına birçok kelime ekleyebilirsiniz. Çocuğunuzun yaptığı hataları düzeltmek için ve vermek istediğiniz olumlu mesajları uygun bir dille anlatabilmek için, ona masallar anlatabilirsiniz.

Yalnızca var olan masalları değil aynı zamanda kendiniz de masallar üretebilirsiniz. Bu sayede günümüzde karşılaşabileceği tehlikeli durumlar karşısında nasıl davranması gerektiğini çocuğunuza benimsetebilirsiniz.

Çocuğunuza masal anlatırken zaman zaman duraksayarak masaldaki kahramanın ne yapması gerektiğini konuşabilirsiniz. Böylece çocuğunuzun problem çözme becerisine katkıda bulunmuş olursunuz.

Çocuğun yaşı büyüdükçe masalı anlatmanın haricinde bir kitaptan okuyarak, kitaba olan ilgisinin artmasına yardımcı olabilirsiniz. Özellikle küçük çocuklar için üretilmiş resimli masal kitapları çocuk henüz okuyamasa da kitap sevgisinin kazanılmasında büyük fayda sağlar.

Çocuğun yaşına uygun masal seçimi nasıl yapılır?

Anlatacağınız masalın çocuğun yaşına uygun olması gereklidir. Çünkü bazen korkutucu masallar çocuğunuzun yaşına uygun olmayabilir, ya da masaldaki karakter çocuğun ilgisini çekmeyebilir.

1 ile 3 yaş arasındaki çocuklar için eğlenceli masalları tercih etmelisiniz. Konu akıcı olmalı. Küçük çocuklar için en uygun olanı kısa ve akıcı kelime dağarcığının gelişmesine katkıda bulunabilecek masallardır. Kedi, köpeklerin bulunduğu kuşların konuştuğu masallar oldukça ilgilerini çeker.

3-4 yaş arasındaki çocuklar artık daha uzun masalları takip edebilirler. Bazı olumsuz durumların farkına varabilirler. Seçici davranarak bazı kahramanların bulunduğu küçük öğütler veren masallar anlatabilirsiniz.

4-5 yaşındaki çocuklar artık neyin gerçek neyin hayal olduğunun farkındadırlar. Bu yaş aralığındaki çocuklarınız masal dinlerken çok fazla soru sorarlar. Olumlu ve olumsuz durumların farkına vararak kendilerince çıkarımlarda bulunabilirler.

MASALLAR VE ÇOCUK GELİŞİMİNE ETKİLERİ

Genellikle kız çocuklar kız, erkek çocuklar erkek karakterlerle özdeşleşerek ilerideki kişiliklerinin temellerini atarlar. Kabaca 4-5 yaşına gelmiş bir çocuk masallarda anlatılan birçok olayın aslında gerçek olmadığını bilir. Zaten bu amaçla masallara başlarken söylenen ve ‘bir varmış bir yokmuş’ diye başlayan tekerlemelerin amacı da çocuklara bu mesajı vermektir.

Bunu yanı sıra masal anlatan kişinin de çocuğa zaman zaman olağanüstü olayların sadece masallarda olacağını söylemelerinde fayda vardır. Aslında çocukların masallardan almaları gereken şey onların hayal dünyasına hitap ederek, onların dünyasına girerek ki bu şekilde daha eğlenceli ve kolay öğrenirler, gerçekte nasıl biri olmaları gerektiğinin ipuçlarını vermektir.

Günümüzde yoğun iş tempoları nedeniyle anne babalar çocuklarına masal okumak için vakit bulamamaktan yakınmaktadırlar. Ayrıca çizgi filmlerin ve dizilerin hayatımıza girmesiyle birlikte çocuklar masal okumak yerine bu tip programları seyretmeye ağırlık vermektedir.

Üstelik çocukların bazen kendilerine hitap etmeyen dizi ve programları seyretmeleri veya şiddet içeren ve doğru mesajlar vermeyen çizgi filmleri izlemeleri henüz kişilikleri yeni gelişmekte olan bu çocukların yanlış figürlerle özdeşleşmesi sorununu gündeme getirmektedir. Örneğin 6 yaşında, şiddet içerikli davranışları nedeniyle değerlendirmem için getirilmiş bir çocuğun ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ şeklinde yönelttiğim soruya ‘Mafya babası’ cevabını vermesi hayli düşündürücüdür. Üstelik bu tip örneklere hiç azımsanamayacak sıklıkta rastlamaktayız.

“Masal dinlememiş çocuklar büyüdüklerinde kedi resmini bile cetvelle çizerler.”

CEMAL SÜREYYA

okul korkusu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
okul korkusu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Öğretmenin Yaklaşımı


In , , , , , , ,  

Öğretmenin Yaklaşımı


  Okul fobisi bazen aileyi ve öğretmeni oldukça uğraştırabilir. Çözüme ulaşmak için öncelikle bu ikilinin işbirliği ile mümkündür. Öğretmenlerin ve okul idarecilerinin okul korkusunun ne demek olduğunu ve nasıl çözülebileceğini bilmeleri gerekir. Maalesef bilgi eksikliği yüzünden bazı öğretmenler ve idareciler hatalı tutumlar sergilemekte ve sorunun çözümünü güçleştirmektedir.’’ 

Diğer çocuklar nasıl okulda kalabiliyorsa bu çocuk da kalsın’’ düşüncesiyle soruna yaklaşmak hatalı bir davranıştır. Öğretmen tepkileri ve davranışları ile tutarlı bir kişi olmalıdır. Çocukların başarısızlıklarını, sorunlu oldukları noktaları vurgulamak yerine, nedenler üzerinde durarak, araştırarak incelemeli, onları anlamaya çalışmalıdır. Öğretmen ile öğrenci arasındaki olumsuz ilişki, çocuğu okul konusunda güvensiz kılar. Okul korkusunda öğretmen, çocuğun kaygısının kaynağının okulla bağlantılı olmadığını anlamalı ve bu kaygının doğru ele alınması konusunda aile ile işbirliği yapabilmeli, tutumlarını çocuğun gereksinimleri doğrultusunda esnetebilmelidir. Çocuğu, okulda kalmasını kolaylaştırabilecek, kaygısını azaltacak etkinliklere yönlendirmelidir. Öğretmen çocuğun sınıf içinde mutlu olabilmesi ve sınıf ortamına katılımının sağlanması konusunda gerekli desteği göstermelidir. Öncelikle öğretmen, çocuğu rahatlattıktan sonra ona bazı görev ve sorumluluklar vererek çocuğum önemini ve işlevini vurgulamaktadır.

 Çocuğa sorumluluk vermek


  Çocuğa sorumluluk vermek, hem bireysel imajını güçlendirerek onun kendine olan güvenini arttıracak hem de arkadaşlarıyla iletişime geçmesine fırsat sağlayacaktır. Böylece çocuk, çarkın dişlisi olduğunu hissedebilir.

  Okul öncesi eğitimde öğretmen disiplinli ve otoriter değil, anne gibi şefkatli olmalıdır. Çocuğa erişmek isteyen bir öğretmen mutlaka şefkatli bir yaklaşım sergilemelidir, çocuğu içini tedirgin etmeden, içinin inşasına dokunmadan.

Paylaş:

Okulu Reddeden Çocuk Nedenleri


In , , , , , ,  

ANİDEN OKULU REDDEDEN ÇOCUKLAR VE NEDENLERİ

Okuluna devam eden bu konuda sıkıntı yaşamayan bir çocuk ani olarak okula gitmek istemediğini söylerse öncelikle çevresel etkenler araştırılmalıdır. Çocuğun okula gitmek istememesine neden olabilecek bir olay olup olmadığı bilinmelidir. Çünkü okulda ya da ev içinde gelişen bir olay çocuğun okulu reddetmesine neden olabilir.

NEDENLERİ:

  1. Herhangi bir hastalık veya tatil nedeni ile okuldan uzak kalma
  2. Aile içinde sıkıntı ve gerginlik yaratacak olayların varlığı
  3. Okulda arkadaş ilişkilerinin bozulması
  4. Okul değişikliği 
  5. Öğretmen değişikliği
  6. Göç ile yaşanan çevre değişikliği 
  7. Yeni bir kardeş dünyaya gelmesi
  8. Okulda sıkıntı ve gerginlik yaratacak olayların varlığı
  9. Çocuğun cinsel ya da fiziksel tacize uğraması ya da bir felaketle karşı karşıya kalması.


HANGİ YAŞ GRUPLARINDA DAHA SIKLIKLA GÖRÜLÜR?


Okul korkusuna erkek ve kız çocuklarında eşit oranda rastlanır .Okul çağındaki her yaş çocukta görülebilmesine karşın 5-7 ile 12-14 yaşları arasında daha sıktır.5-7 yaşları ana-okulu veya ilkokula başlangıç, 12-14 yaşları ise ortaokula başlangıç yaşları olması nedeni ile dikkat çekicidir.

Birincisi küçük çocuklarda (5-7 yaş) görülür. Ani başlangıçlı dır ve anneden ayrılma bunaltısı ile bağlantılıdır. Çocuk anaokulu veya ilkokula başlayamaz, okulu sevmediğini söyler, her sabah okula gitmemek için bahaneler uydurur, annesine olan aşırı düşkünlüğü ve bağlılığı bir kat daha artar, omun yanından ayrılmak istemez, evde dahi peşinden dolaşır. İkincisi ise ergenlerde (12-14 yaş) görülür; süreğendir, başlangıcı sinsidir ve okul korkusu sonradan ortaya çıkabilir. Bu ergenlerde daha çok çökkünlük ve bunaltı belirtileri hakimdir.

Paylaş:

Okula Gitmeyi Reddeden Çocuk


In , , , ,  

Okula Gitmeyi Reddeden Çocuklarda Önde Gelen Özellikler


okula gitmeyi reddeden çocuk
  1. Öncelikle aşırı bir kaygı özellikle anneden ayrılma korkusu ve uyum sorunu.
  2. Okula gitme gerçeğiyle karşı karşıya kalınca aşırı ölçüde korkma, öfke nöbetleri, uyku sorunları veya kendini iyi hissetmeme yakınmaları dahil, çok ciddi duygusal rahatsızlık veya depresif belirtiler sergilemesi.
  3.  Beti benzi atma, solgunlaşma, soluk almada düzensizlikler, titreme ve kasların gerilmesi, karın ağrısı, baş ağrısı gibi rahatsızlıklardan yakınma.
  4. Ağlamaklı olma, sözlü mazeretler ve karşı çıkmalar, direnme tepkileri.
  5. Toplumsal beceri yetersizlikleri, akranlarla etkileşim güçlükleri, yalnızlık ve akranlarından ayrı kalma-soyutlanma korkusu.
  6. Öğretmeni tarafından cezalandırılma korkusu.
  7. Arkadaşları tarafından cezalandırılma korkusu.



okul korkusu


 Araştırmalar göstermiştir ki, okula gitmeyi reddetmeye neden olan, kesinlikle gidilen yerden, ortamdan hoşlanmamak değildir. Asıl sorun okula gitme sürecinin yarattığı katlanılmaz boyuttaki kaygıdır.







 Okul korkusunun gelişiminde ve sürmesinde pek çok belirleyici faktör rol oynamaktadır.


  • Doğuştan gelen aşırı duyarlılık, incinebilirlik duygusal tepkisellik
  • Mizaç özellikleri itibariyle çekingen, utangaç, ürkek olma
  • Evde veya okulda yaşanan tetikleyici bir olay.


BAŞARILI BİR MÜDAHALENİN BAŞLICA ÖLÇÜTÜ, ÇOCUĞUN YENİDEN OKULA GERİ DÖNMESİDİR…


Paylaş: